Vücudumuzun Arıtma Ve Süzme Mekanizmasına Çok Önem Vererek Bakmalıyız

Mart ayının ikinci Perşembe günü, farklı uluslararası platformlar tarafından “Dünya Böbrek Günü” olarak kabul ediliyor.

“Dünya Böbrek Günü” her yıl gerçekleştirilen çeşitli organizasyonlarla toplum genelinde böbrek sağlığıyla ilgili farkındalık yaratmak amaçlanıyor.

Kronik böbrek hastalığının, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülme sıklığı giderek artan bir sağlık sorunudur. Bunu da Hastaneler dışında her mahalleye açılan Diyaliz Merkezlerinden anlayabiliyoruz.

Toplumumuzda en sık görülen hastalıklar arasında yer alan diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklar böbrek sorunlarının ortaya çıkmasını tetikliyor. Aşırı tuz kullanımı ve sigara tiryakiliği de böbreklere zarar veriyor.

Böbrekler vücudumuzda kan bileşiminin devamını sağlamak, filtre sistemiyle kan hacmini dengede tutmak, asit idrar çıkararak normal vücut PH’ını korumak ve gerektiğinde amonyak sentezleyerek üre yapmak, metabolizma sonucu oluşan atık ürünleri veya atılması gereken diğer ürünleri vücuttan atmakla görevlidir. Bir nevi arıtma-süzme işlemini gerçekleştiriyor. Fonksiyonlarını yitirmesi birçok hastalığa neden oluyor.

Böbrek sağlığınızı korumak için yapılacak en doğru adımı yaşam boyu yeterli ve dengeli beslenmekten geçiyor. Çünkü; Bugün ne yediğiniz yarın  ne yiyeceğinizi belirliyor.

Tuz tüketiminizi gözden geçirin. Yemeklerin tadına bakmadan tuz eklemeyin. Satın alınan hazır ürünlerin etiketleri mutlaka okuyun. Tuzsuz ya da tuzu azaltılmış besinler tercih edin. Masada tuz kullanmayın. Lezzeti arttırmak için baharat ve maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi aroma sağlayıcılar tuz yerine tercih edin. Turşu, ketçap, hardal, soya sosu vb. yiyecekleri az ve seyrek tüketin. Sebze ve meyve tüketiminizi arttırın. Bu besinler az miktarda sodyum ve yüksek miktarda potasyum içerirler.

Günlük tuz tüketiminiz 2 çay kaşığı kadardır. Günde 5-6 gr tuz günlük gereksinim için yeterlidir. 2 çay kaşığı kadar olan gereksinimimizi aslında gün içinde  yiyeceklerimizle zaten alırız. Fakat günümüzde yapılan araştırmalar bir insanın günde 15 gramdan fazla tuz tükettiğini gösteriyor.

Tuz aldığınız yiyeceklerin farkına varın. Günümüzde birçoğu sağlık alanında olmak üzere 14 bin ayrı ürünün imalatında tuz kullanılıyor. Maden suları, hazır bisküviler, işlem görmüş hazır gıdalar, hamur işleri, ekmek çeşitleri, kurutulmuş, tuzlanmış, konserve, salamura yiyecekler, kavrulmuş kuru yemişler, et suyu tabletleri, hazır salata ve yemek soslarının marketlerde yer alması ve sofralarda kabul görmesi her geçen gün daha fazla tuz tüketilmesini sağlıyor.

Ayrıca bazı ilaçlar(antaasitler, laksatifler, sakinleştiriciler vb..) efervesan tabletlerin kullanılması da  tuz tüketimini arttırıyor.

Yeterli miktarda sıvı alın. Günlük 1.5 – 2 litre su tüketimi kronik böbrek hastalığı gelişimi riskini azaltıyor. Su genelde az sodyum içeriyor. Şişe suları ve maden sularının sodyum içeriğini etiketinden kontrol edin.

Hareket edin. Düzenli olarak yürüyüş, hafif koşu, bisiklete binmek gibi egzersizler yapın. Bu size kilonuzu korumanızı ya da fazla kilolarınızdan da kurtulmanızı sağlar. Böylece diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların böbreklerde yol açabileceği hasarı önleyebilir veya azaltabilirsiniz.

Kan şekerinizi düzenli kontrol edin.  Diyabet, kronik böbrek rahatsızlığına neden olan hastalıklar içinde ilk sırada yer alıyor. Uygun beslenme ve ilaç tedavisi, egzersiz programı ile kan şekeri düzeyi ve kan basıncını normal sınırlarda tutarak böbreklerin diyabetin olumsuz etkilerinden koruyun. Diyabet gelişimi riskine sahipseniz (kilo fazlalığı olan, az hareket eden, ailesinde diyabet bulunan vb.) yılda bir kez kan şekeri ölçümü yaptırın.

Kan basıncınıza dikkat edin. Diyabetik hastalarda sadece kan şekerinin yüksek olması değil, aynı zamanda hastaların hemen hepsinde var olan tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) de böbreklerin fonksiyonlarını kaybetmesinde önemli rol oynar. Tuz kısıtlaması, fazla kilolardan kurtulma, egzersiz ve uygun ilaç tedavisi ile kan basıncı normal sınırlara gelen bireylerde hem böbrek hasarı gelişimi önlenebilir hem de varsa böbrek hastalığının ilerlemesi yavaşlatılabilir.

Sigara içmeyin; Sigara içilmesi böbrek kan akımında azalmaya neden oluyor. Böbreğin kan akımı azalması sonucu yeterince süzme yapamıyor ve atık maddeler vücutta birikiyor.  Ayrıca sigara içen kişilerde böbrek kanseri gelişme riski % 50 artıyor.

Gelişigüzel ilaç kullanmayın. Dünyada reçetesiz kullanılan ilaçların çoğu ağrı kesicilerdir. Bu ilaçlar bazen kullanıldıkları doz ve süre ile ilişkili, bazen de hiçbir şekilde doza bağımlı olmaksızın böbrek hasarı oluşturabilirler.

Yılda bir kez böbrek fonksiyonlarınızı kontrol ettirin. Ailenizde diyabet, hipertansiyon, şişman tanısı almış kişiler varsa, yılda bir kez böbrek fonksiyonlarınızı kontrol ettirin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.