Tatil sonrası adaptasyon sendromuna dikkat!

En büyük işinizin ne yiyeceğinizi seçmek olduğu ve sadece suyun verdiği yorgunluğu yaşadığınız tatil günlerinin ardından eski düzene dönmek, tatil sonrası depresyonuna girmenize yol açabilir

Her çalışan, bütün bir yıl yoğun iş stresi altında çalıştıktan sonra çıkacağı tatili iple çeker. Çalışmayan ama şu ya da bu şekilde rutin hayatın akışına kapılmış insanlar için de günlük yaşamın streslerinden uzaklaşmak olağan bir ihtiyaçtır. Ancak tatil bittiğinde, yani ‘gerçek hayata dönme’ vakti gelip çattığında adeta hüzünlü bir duygunun içinde bulabiliriz kendimizi. Özgürlüğümüz bitmiştir ve sorumluluklarımız bizi beklemektedir. Tatil dönüşü adaptasyon depresyonu ya da tatil sonrası sendromu denilen bu durum, tatilde biriktirilen tüm enerjinin bir anda yok olup gitmesine neden olabilir. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yard. Doç. Dr. Oya Bozkurt, tatil sonrası depresyonunu anlattı…

Tatil sonrası sendromu nedir? Tatil süreçlerinin ardından iş yaşamına ve günlük rutin hayata yeniden uyum sağlama sürecinde sık olarak baş ağrısı, uykusuzluk, sindirim sistemi problemleri, iştahsızlık, sabahları yorgun uyanma, eklem ağrıları, odaklanma güçlüğü, kolay sinirlenme, tahammülsüzlük gibi sorunlar görülür.

Kimler daha çok risk altındadır? İşini sevmeyen, iş ortamı ve arkadaşları ile sorunları olan kişilerde ve kaygılı, depresyona meyilli kişilerde bu belirtiler daha sık görülüyor. Tatil sonrası sendromundan hiç etkilenmeyen grup ise işkolikler. Bu kişiler yeniden kendilerini iyi hissettikleri ortama döndükleri için sorunsuz şekilde çalışma hayatlarına devam edebiliyorlar.

Riski artıran başka etkenler var mı? Tatil köyleri ve her şey dahil sistemiyle sunulan tatil seçeneklerinin tatil sonrası sendromunu artırdığını söylemek mümkün. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan, sadece deniz, kum, güneş ve bolca eğlence anlayışıyla yapılan bir tatil sonrası eve dönüş, kişide sersemletici bir etki yapıyor. En büyük işin ne yiyeceğinizi seçmek olduğu ve tüm gün sadece suyun verdiği yorgunluğun yaşandığı muhteşem tatil günlerinin ardından eve gelip tekrar eski düzene dönmek, ev işlerine ve işe adapte olmak sanıldığı kadar kolay olmuyor.

Bu sendromdan etkilenen kişilerin oranı nedir? Yapılan araştırmalar, tatilden dönen kişilerin yaklaşık yüzde 50’sinin kendisini iyi hissetmediğini ifade ettiklerini göstermektedir.

ÇOCUKLAR DA ETKİLENİYOR

Çocuklar da etkileniyor mu? Çocuklar, tatil boyunca anne-babalarıyla tüm gün beraber olmanın verdiği huzuru ve eğlenceyi bırakmak istemeyebilir. Tatilin bitmesi belki de en çok onları huzursuz edecek ve aynı aktiviteyi, aynı beraberliği tatilden döndükten sonra da arayacaklardır. Onların eve kapanmalarını beklemek ve onları buna zorlamak büyük haksızlık olur. Çocuklar için mutlaka sosyal ortamlar yaratmak gerekir. Kısa dönemli yaz okulları ya da spor çalışmaları oldukça yararlıdır. Aynı şekilde sanatsal çalışmalar yapabilecekleri etkinlik merkezleri de çocukların yönlendirilecekleri yerler olabilir. Elbette yaz dönemini sadece boş zaman geçirmek olarak düşünmek de yanlış. Dolayısıyla çocukların bir yabancı dil kursuna yönlendirilmeleri de uygun olabilir. Bununla birlikte tatilden döner dönmez ders çalışmalarını istemek, test çözmeleri için baskı yapmak ya da hemen bir öğretmenden ders almaya ve dershaneye başlatmak son derece yanlış olur. Biz yetişkinlerin bile sorunlar yaşadığı tatil dönüşlerinde çocukların da bu problemi yaşadığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu sendrom, depresyona kadar gidebilir mi? Tatil sonrası gündelik yaşama adaptasyonun uzaması halinde durumun fiziksel ve psikolojik bazı rahatsızlıklara yol açabileceğini unutmamak gerekiyor. Çocuklarda tipik uyum sorunlarını andıran baş ve karın ağrıları, zaman zaman bulantı ve kusma, küskün ve bıkkın ruh hali görülebiliyor. Hemen hemen aynı şeyler bir yetişkinde de görülebiliyor. Bu depresif ruh hali kısa sürede aşılamazsa gerçekten de depresyona kadar gidebilir. Uzayan tatil sonrası uyum sıkıntıları varsa ve bu durum birkaç ay içinde düzelmiyorsa, bir uzman görüşüne başvurmak ve gerekirse terapi görmek son derece yararlı olur.

MEVSİMSEL DEPRESYONDAN FARKLI

Mevsimsel depresyonla karıştırılıyor olabilir mi? Bu sosyal ve psikolojik etkenlerin yanı sıra, yaz tatili dönüşleri biyolojik ritmimiz açısından da risk altında olduğumuz mevsimsel bir döneme, sonbahara denk gelir. Güneş ışınlarının insanların biyolojik ritmi üzerinde etkin olduğu bilinmektedir. Beynimizde hipofiz bezi melatonin hormonu üretmekle görevlidir. Melatonin hormonunun insanın fiziki hareketlerini yavaşlatan, uykulu ve bitkin yapan, ruh halini sakinleştiren bir etkisi vardır. Yaz aylarında güneş ışınları yoluyla hipofiz bezinde melatonin üretimi azalır. Uyanık, canlı, neşeli oluruz. Kışın güneş ışınlarının azalmasıyla birlikte melatonin salgımız artmaya başlar; dolayısıyla daha sakin, daha yavaş bir beden ve ruh hali içine gireriz. Bedendeki bu doğal biyolojik ritim döngüsündeki bozukluklar, mevsimsel depresyon gibi duygu durum bozukluklarına yol açabilir. Ancak mevsimsel depresyonun tatil sonrası depresyondan farklı bir durum olduğu unutulmamalıdır. Burada daha çok biyolojik kaynaklı bir durum söz konusudur ve çoğunlukla ilaç tedavisi gerektirir.

TATİL BİTTİ DİYE EVE KAPANMAYIN!

1. Bir gün önce dönün Tatilden dönüp hemen işe başlamak uyumu zorlaştıran faktörlerden. Dönüş sonrası en azından bir gün önce gelip kendinize zaman ayırmakta fayda vardır. Böylece evde geçireceğiniz zaman, işte geçirmeye başlayacağınız süreç öncesi bir geçiş dönemi olur.
2. Hafif egzersizlere zaman ayırın Gün içerisinde hafif yürüyüşlere çıkmak ve havuz gibi, küçük çaplı da olsa tatili anımsatan etkinliklere katılmakta fayda var. Küçük egzersizler yapmak gibi kendine dönük ve ortama uyum sağlamayı kolaylaştıracak aktiviteler de oldukça yararlıdır.
3. Hayatınızda olumsuz giden olaylara odaklanmayın Tatilin size verdiği pozitif enerjiyle hemen her şeyi değiştirme planlarına girişmeyin. İşinizden memnun değilseniz hemen bir coşkuya kapılıp istifa etmeyin. Ya da yolunda gitmeyen ilişkinizi dört dörtlük beklentiler içinde pervasızca gözden çıkarmayın. Acele kararlar vermek, sonradan pişman olmanıza sebep olabilir.
4. Olumlu kararlarınız konusunda büyük beklentiler içine girmeyin Tatil dönüşü kadınların zayıflamaktan, erkeklerinse sigarayı bırakmaktan söz ettiklerini sık sık duymuşuzdur. Bu tür kararlar gerçekten de hayata geçirilebilirse sonuçları şüphesiz olumlu olacaktır. Ancak sonuçta başarısız olmamak, karamsarlığa kapılmamak ve özgüveninizi yitirmemek için belli bir program yapılmalıdır. Öncelikle kararlarınızı uygulamak için baştan öngördüğünüz zamanı belirleyin. Acele etmeyin, bonkör davranın. Hedefe giden yolu parçalara ayırın.
5. Adaptasyon için kendinize süre tanıyın Tatil bittiğinde işe adaptasyon zaman alsa da bu zamanı kısaltmanın yolları var. Hem çalışanların, hem de işverenlerin uygulayacakları küçük planlarla bu süreç daha kolay atlatılabiliyor. İşe gitmeden önce hazırlık yapmak, ilk haftanın zorlu geçeceğini baştan kabullenmek işinizi kolaylaştırabilir. Tatilden döner dönmez günlük işlerin içine gömülmek, temizliğe girişmek; tatil sırasında topladığınız tüm enerjinin uçup gitmesine yol açar. Bu nedenle yapılacak işleri yavaş yavaş yapmak ve her gün ufak bir işle günü bitirmek, normal hayata dönüşü kolaylaştırabilir.
6. Biraz daha sosyal olun Tatil bitti diyerek eve kapanmayın. Dostlarınızla ve sevdiklerinizle vakit geçirmeye çalışın. Sinemaya, ev gezmelerine ya da hobilerinize zaman ayırın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.