erkeklerde sünnet korkusu

Erkek Çocuklarda Sünnet Korkusu

erkeklerde sünnet korkusuÇocukların sünnet olmalarına ilişkin çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Çocuğun acıyı hissetmemesi için çok erken yaşlarda, hatta doğumdan sonraki dönemde sünnet olmaları yanında daha bilinçli oldukları ço­cukluk döneminde olmalarına ilişkin öneriler de vardır. Anne babalar için bazen kaygı verici öneriler de sunulabilmektedir. Çocuğun “erkek kimliğini” kazanması için sünnetin bilinçli olduğu dönemde yapılması gibi öneriler yanında, ruhsal cinsel gelişim dönemlerinden cinsellik dönemde yapılacak (3-5 yaşlar arasında) sünnetin iğdiş edilme kaygı­larına yol açarak çocuğun gelişecek cinselliği açısından olumsuz etki­lerinin olacağı da iletilebilmektedir.

Özellikle okulların tatil olması nedeniyle sünnet için yaz ayları se­çilmekte, yeni bir sünnet dönemine yaklaşıldığı günlerde anne baba­lar çocuklarının ruhsal açıdan etkilenmemesi ya da en hafif derecede etkilenmesi için çocuk psikiyatrisi uzmanlarından danışmanlık iste­mektedirler.

Biyolojik özelliklerimizi temel aldığımızda erkek ya da dişi olarak belirlenen bir cinsiyetimiz vardır. Cinsellik ise bu biyolojik yapı üzeri­ne eklenen sosyolojik, psikolojik ve felsefi boyutları da içeren daha ge­niş tanımlamadır. Doğum öncesinden ölüme kadar duyguları, düşün­celeri, inançları, davranışları ve yaşantıları içeren gelişimsel bir süreç­tir. Belirli bir yaşam döneminde beklenen cinsel duygular, inançlar ve davranışlar o yaşa uygun cinsel gelişimi belirler.

Çocuklarda Sünnet

Cinsel gelişim ile ilgili bilgilerimiz ruhsal-cinsel gelişim kuramı ile il­gili temel bilgilere dayanmaktadır. Ruhsal-cinsel gelişim kuramı günü­müzde de sarsılmaz yerini korumaktadır. Başlangıçtaki eleştiriler bu kuramda aktarılan çocuk cinselliğinin yetişkin cinselliği ile karıştırılma­sından kaynaklanmıştır. Aslında çocuklarının cinsellikleri ile ilgili da­nışmanlık isteyen anne babaların da çocuk ve yetişkin cinselliğini ka­rıştırdıklarını görmekteyiz.

Bu kurama göre cinsel enerji değişik gelişim dönemlerinde değişik beden bölgelerine yönelmektedir. İlk bir yılda ağız, gereksinimler, do­yumlar ve dış çevre ile ilişkilerde kullanılan organdır. Bebekler tanı­mak için her şeyi ağızlarına götürmekte, dünyayı ağızları ile tanımak­ta ve bundan hoşlanmaktadırlar. Bebekler annelerini emmedikleri dö­nemlerde parmaklarını emmektedirler. Birinci yaştan sonra ağız bölgesinin verdiği haz, yerini çocuğun çişi ya da kakasını kontrol edebil­me yeteneğine bırakmaya başlar. Çocuk bu denetimin kendi elinde ol­masından çok hoşlanmaktadır. İkinci yılda çocuklar cinsiyetler arasın­daki farklılıklara dikkat etmeye başlamakta, cinsellik ile yoğun bir şe­kilde ilgilenmektedir. Bu dönemin sonunda 4-5 yaşlarına doğru cinsel ilgi yerini yaşıt ilişkileri ya da ders başarısına bırakacak, çocuğun cin­sellik ve cinsel farklılıklara ilişkin ilgisi ergenlik dönemine kadar yo­ğunluğunu kaybedecektir. Ruhsal cinsel dönemin sonunda cinsel kim­lik ile ilgili özdeşimler tamamlanmakta, ayrıca üstbenlik olarak isim­lendirilen yasaklar, ayıplar, anne baba ve toplumsal kurallara ilişkin benliğin denetimle ilgili bölümü de gelişmeye başlamaktadır. Bu dö­nem sırasında cinselliğe ilişkin Freud iki kavram tanımlamıştır, iğdiştik korkusu olarak belirtilen kavram da bu gelişim dönemi içinde yaşan­maktadır. Çocuk, kendi bedeni ile karşı cinsiyetin farklılıklarını araştı­rırken yoğun bir şekilde bedeni ile ilgilenmektedir. Bu dönemde bede­nine (özellikle cinsel organına) zarar geleceği ile ilgili kaygılar yoğun­dur. Çeşitli hastalıklara bağlı bedene yönelik girişimler (enjeksiyon şeklindeki ilaç uygulamaları, cerrahi girişimler ya da sünnet gibi) ço­cukta böylesi bir kaygının yoğunlaşmasına neden olabilecektir. (Sünnet Yaş)

Toplumumuzda erkek çocukların en az yarısı 3-7 yaşları arasında, % 25-30’u 8-11 ve geri kalan kısmı da 3 yaş altında ya da 11 yaş sonrasında sünnet olmaktadır. Bu verilere göre çocukların büyük ço­ğunluğu sünneti iğdişlik korkularının yoğunlaştığı cinsel dönemde ol­maktadır, korkularının zaten yoğun olduğu bu dönemde çocu­ğun sünnet olması ya da er ya da geç sünnet olacağını bilmesi, kız ve erkek bütün çocukların dikkatini cinsel organlarına daha fazla yoğun­laştırmalarına neden olmaktadır. Çocuk, cinsel organına bir şey yapı­lacak, cinsel organının bir parçası kesilecek korkusunu yaşamaktadır. Ancak sünnet sırasında cerrahi girişim yanında sünnet töreni de yapılmaktadır. Gelenekselleşmiş bu toplumsal törenler, şenlikler, ödül­ler, armağanlar bu korkuyu azaltmaktadır. Toplumsal beklentiler, inançlar ve erkek kimliğinin gelişmesi için sünnetin zorunluluğu oldu­ğu duygusu nedeniyle sünnet, çocuk için hem korkulan, hem de iste­nen bir işlem niteliği kazanmaktadır.

Sünnet ile alınan derinin darlıklarında (fimozis) sık sık idrar yolu enfeksiyonları oluşmakta, bu enfeksiyonların yinelememesi için sün­net tedavi edici bir işlem olarak uygulanmaktadır. Böylesi zorunlulukların olduğu ya da çocuğun arkadaş çevresini izleyerek kendini sünnet için hazır hissettiği ve sünnet olmayı istediği durumlar dışında, özellik­le kaygısı yoğun olan, sünnet olmaya ilişkin korkusunu aşırı tepki şek­linde gösteren çocuklarda, 2-5 yaşlan arasında, diğer bedene yönelik uygulamalar gibi sünnetin de yapılmaması uygun olacaktır.

Çocuklarda yoğun bir baskının, iğdişlik korkusunun ve girişim ek­sikliği duygusunun gelişmesine yol açabileceğinden sünnet için en uy­gun zamanın ruhsal-cinsel gelişim dönemlerinden cinsel (fallik) döne­min dışındaki yaşlarda, yani 7-10 yaşları arasında ya da bu dönemden daha küçük yaşların uygun olduğu görülecektir.
Ancak zorunluluk durumlarında çocuğa bulunduğu gelişim döne­mine uygun bir şekilde açıklamaların yapılması, yakınlarının çocuğu yalnız bırakmaması, çocuğun hediyeler ile ödüllendirilmesi bu kaygıla­rı azaltacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.