Migren, migraine, migren belirtileri, migren, ilaçları migren, tedavisi, yarım baş ağrısı

Migren

Migren fransızca migraine kelimesinden türemiştir. Migren nöbet şeklinde ortaya çıkar, düzenli aralıklarla görülür ve genelikle başın bir tarafında ortaya çıkan başaağrısı olup bulantı ve kusmada görülebilir. Migren 40. yaşından sonra ve çocuklarda çok nadir görülür vede daha çok ergenlik çağından sonra migren görülür. Alman Tabipler Odasına bağlı olan Başağrısı ve Migren Birliğinin araştırmalarına göre Almanyada kadınların %16?sında, erkeklerin % 6?sında migren ve başağrısı görülmektedir. Okul çağındaki çocuklarda ise % 3 oranında migren ve başağrısı görülmektedir.

Migrenin sebepleri:
Migrenin sebepleri henüz anlaşılmamıştır, bu rahatsızlığın bir çok faktörü vardır bunların başında genetik faktörler önemli faktördür. Araştırmacıların buluşlarına göre nörotrasmitter sinir hücrelerinde depolanmış olup uyarılar karşısında serbet kalır. Ne kadar nörotrasmitter salğılanırsa o orandada diğer organlarda uyarıya sebep olur. Bu nörotrasmittelerin (haber taşıyan madde) gönderdiği uyarılar nedeniyle organların (damarlar, kalp, mide-bağırsak, kaslarda vb.) daha aktif veya pasif hareket etmeleri sağlanır. Buda serotonin hormonunun dengeli salğılanmasını engeller. Yani hormon dengesi bozulur.

Serotonin hormonunun salğılanmasında ortaya çıkan anormalikler beyinkökü, yüz siniri merkezi (trigeminus nervus) civarında oluşan aşırı oyarı bu çevrede beyni besleyen damarlarda ve buradan çıkan sinir dmetlerinde iltihaplanmalarına neden olur. İltihapları önlemek için damarları geçirgen olur ve buraya geçen akyuvarlar ve sıvı iltihaplanmayı azdırır. Buna tetbir olarakta damarları büzücü uyarıcılar (prostaglandin) salgılanır. Böylece bu bölgede damarlar büzülürken beynin diğer bölgelerinde damarlar genişler. Yani ortaya bir şeytan üçgeni çıkar. Bu durumdan nasıl kurtulabiliriz. Migrenin asıl sebebi bu hormon anormaliği olmakla birlikte alkol, kimyasal ilaçlar, uyku rahatsızlıkları, iklim anormalikleri, stres vb.etkenler migrene sebep olur

Migrenin belirtileri:
Migrenin birçok alttürü vardır, fakat iki önemli alt gruba ayrılırlar. Bunlar auralı migren ve aurasız migren diye ikiye ayrılır. Baş ağrısı 3-72 saat sürebilir ve aynı anda kusma ve bulantıda görülebilir. Bazı hastalarda ışıklı ve gürültülü mekendan rahatsız olurlar ve sakin vede karanlık bir köşeye çekilirler. Auralı migren, nevraljik, yani sinirsel ağrıyla birlikte görülür. Böylece bu iki tür bir birinden ayrılır.

Migrende faklılıklar
1-) Konuşma bozuklukları
2-) Ses bozuklukları
3-) Yüzünü buruşturma
4-) El ve ayaklarda dermansızlık ve karıncalanma görülebilir.
Migrenin her iki türündede zonklamalar görülür ve bu 4 ana bölümden oluşur.

1-) Önfaz: Bu fazda aşırı hasaslaşma, iştahtan kesilme, veya iştahı açılma, vede davranışlarında anormalikler (gerginlik, sinirlilik)
2-) Aura fazı: Bu durum hastaların sadece % 10?unda görülür. Sinirsel rahatsızlıklarda mevcutt olduğundan aura görülür. Aura vücuttaki alektro-manyetik akımın daha belirgin olduğu andır.
3-) Başağrısı fazı: Burada başağrısı zonklamalı, batmalı, delmeli, kramplı veya zaman zaman batıcı olarak ortaya çıkar. Ağrı başın sağında, solunda yoğunlaştığı gibi alındada yoğunlaşabilir. Bu fazda hasta karanlık ve sesiz bir mekan arar.
4-) Normalleşme fazı: Rahatsızlıklar yavaş yavaş yok olmaya başlar, fakat gerginlik ve yorğunluğun tamamen geçmesi bir gün sürebilir.

Teşhis:
Hastalığın teşhisi için herhangi bir alet mevcutt değildir, fakat EEG ve komputertomografi ile migrene sebep olan başka etkenlerin olup olmdığı anlaşılır ve ona göre uygun tedaviler yapılır. Migrende hastanın anamnezisinin (hastalığın hikayesi) anlatılmasıda tedavide önemli bir faktödür. Migrene beyinde ur, iltihap, iç kanama veya yaralanma gibi etkenlerin olmadığının tesbiti gerkir.

Migrene karşı ne yapılabilir?
Migren hastası problemlere karşı dayanıksız ve zayıf olup konturolu kaybedebilir vede sürekli sres altında hisseder. Stressi durum geçmeye başlarken başağrısı başlar. Kişi kendisi ailesi ve çevresi, ile mutluluk içinde yaşıyorsa migreni dahakolay atlatır. Migrenli kişi uykusuna ve yemesine dikkatetmeli ve alkolden uzak durmalıdır. Tabi aynı zamanda kimyasal ilaçlardanda mümkün oldukca uzak durulmalıdır. Hastanın ruhen ve zihnen rahatlaması için meditasyon yapması iyi gelir. Şayet kişi bir ayda 3-4 defa migren nöbetleri yaşıyorsa mutlaka doktora gitmesi gerekir.

Migrenin tedavisi:
Yıllardır süren migreni kimyasl ilaçlarla tedavi etmek mümkün değildir, sadece ağrıları hafifletebilirler. Gökçek İksiri, Gökçek Tonik veya ZYEnin birleşimindeki enzimler tahrip olan bağırsaklar tarafından absorbe edilemeyen serotonin hormonunu kendine bağlıyarak vücutta kalmasını sağlar. Vücuttaki serotonin hormonunun yeniden yeterince seviyeye ulaşması ile birlikte migrende iyileşir, çünkü beynin beli bölgelerinde damarlar büzülürken diğer taraflarındaki genişleme gibi anormalikler ortadan kalkar. Serotonin hormonu hap olarakta alınabilir, fakat o kadar yantesiri vardırki hasatayı daha perişaneder.

Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.