Kurşun Zehirlenmesi

Kurşun bileşikleri iki bin yıldır insanlar tarafından kullanılmaktadır. Günümüzde gereksinimle birlikte kullanım da giderek artmaktadır. Kurşun zehirlenmesi (plumbism) kentlerde ve kurşun kullanılan endüstri dallarında görülür. Kurşun zehirlenmesi akut ve kronik olabilir. Akut zehirlenmeler kısa sürede yüksek dozda kurşunla karşılaşılması sonucu kısa zamanda semptomların ortaya çıkması sonucu, kronik zehirlenmeler daha uzun sürede oluşan vakalardır. Yaygınlığı nedeniyle, su ve besinlerle kırsal bölgedekiler bile günde birkaç yüz mikrogram kurşun alırlar. Kentlerde buna endüstriyel atıklar ve motorlu araçların egzozlarından yayılan bulaşma da eklenir. Bu nedenle, meslek gereği kurşunla ilişkisi bulunmayanlarda bile, kandaki kurşun düzeyi, özellikle kent halkında normalin üst sınırına yaklaşır.
Kurşunla temasın yaygın olmasına karşın, toksik etkiler daha çok 1-5 yaşındaki çocuklarda gözlenir; özellikle 18-24 aylık çocuklar yüksek risk altındadırlar. Çünkü bu çocuklar toprak, boya ve kurşunla bulaşmış çeşitli materyalleri ağızlarına götürme alışkanlığına sahiptirler.

İş Yaşamında Kurşun Bileşikleri
Kurşunun (Pb), kolay işlenebilen, yaygın bir metal olması ve ergime derecesinin düşüklüğü (327.5°C) nedeniyle iş yaşamında çok yaygın olarak kullanılır. 550°C’nin üstünde ortam havasında buharlaşır ve kondanse olmuş, kurşun oksit partikülleri olarak yayılır.
İnorganik kurşun bileşikleri
A. Saf metalolarak: Kurşun levha ve borular, tel ve kablolar, yapı kaplamaları.
B. Bileşikleri olarak: Kurşun monoksit (PbO=mürdesenk), Kırmızı kurşun (Pb304, kurşun tetraoksit=sülyen), Beyaz kurşun (PbCO3, kurşun karbonat=üstübeç), Kurşun silikat (PbSiO3), Kurşun sülfür (PbS), Kurşun kromat (PbCrO4).
C. Alaşımlan: Kurşun antimon alaşımları akümülatör vb. yapımında kullanılır.
Organik kurşun bileşikleri
Kurşun alkilleri: Başlıcaları benzine katılan kurşun tetra-etil ve metil ile plastik yapımında kullanılan kurşun-stearattır. Özel kokulu sıvı maddeler olan kurşun alkillerinin kaynama noktaları çok düşük olduğundan (kurşun tetra-etil 200°C, -metil 100 °C) kolaylıkla buharlaşırlar .
Ülkemizde Sosyal Sigortalar Kurumu İstatistik Yıllıklarında, meslek hastalıkları arasında kurşun zehirlenmesi ilk sıradadır. Kurşunun çevre üzerindeki etkilerinin araştırıldığı çalışmalarda, trafik yoğunluğu bulunan bölgelerdeki insan, çevre ve besin kaynaklarının yoğun kirlenme tehdidi altında bulunduğu gösterilmektedir.

Kurşun, çocuklar için çok toksiktir. Yapılan çalışmalar toksik olmayan kan kurşun düzeyinin sanıldığı kadar yüksek olmadığını (10 Microgram/dL ‘nin altı) göstermiştir. Bu verilere göre 10 Microgram/dL gibi düşük düzeylerin bile, işitme ve büyüme fonksiyonlarında gerilemeye yol açtığı gösterilmiştir. Kurşun zehirlenmesi hiçbir belirti vermeden sessizce seyredebilir. Çoğu kez tanı konulamaz ve tedaviden yoksun kalınır. Bu nedenle anemi (kansızlık), konvülziyon (bayılma nöbetleri), mental retardasyon (zihinsel gelişme geriliği), belirgin davranış bozuklukları, karın ağrısı gibi semptomların görüldüğü durumlarda kurşun zehirlenmesi akla gelmelidir. Kurşun zehirlenmesi sanayileşmiş bölgelerde özellikle çocukları olumsuz olarak etkilemektedir. Polonya Yukarı Silezya sanayi bölgesindeki bir çalışmada, çocukların % 81’inde kan kurşun düzeyi 15 Microgram/dL’den daha fazla bulunmuştur (normal düzey <10 Microgram/dL).

Kurşunlu benzin ve çevre kirliliği Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ve Macaristan’da, çevre ve besin kaynakları kirliliğinde en önemli etkenlerden birisi kurşunlu benzindir. ABD’de benzin üretiminde kullanılan kurşun miktarı 1976-1980 yıllarında yarıdan fazla azaltılmış (0.35 g/L düzeylerinden, 0.15 g/L’ye indirilmiştir) ve buna paralel olarak ortalama kan kurşun düzeyi aynı dönemde 14.6 Microgram/dL’den, 9.2 Microgram/dL’ye inmiştir. ABD ‘de aile hekimliği uygulamasında kent banliyösünde yaşayan çocuklarda, kurşun zehirlenmesi prevalansı (sıklığı) %5.6 olarak saptanmıştır.

İzmir’de trafiğin yoğun olduğu kavşaklarda çalışan trafik polislerinde egzoz kurşununa maruziyetin incelendiği bir çalışmada; kan kurşun düzeyi ortalaması, 29 yaş ve altındaki trafik polislerinde 25.05(+-)3.53 Microgram/dL, 30 yaş ve üstü trafik polislerinde ise 18.26(+-)1.33 Microgram /dL olarak saptanmıştır. Genç kişilerin kurşundan aynı ortamda bulunan daha ileri yaştaki kişilerden daha fazla etkilendiği ileri sürülmüştür.

Ülkemizde halen benzine katılan kurşun miktarı, ortalama olarak süper benzinde 0.55 g/L ‘dir. Bu miktar bazen 0.84 g/L ‘ye kadar çıkmaktadır. ABD, Almanya, İsveç ve Japonya gibi ülkelerde ise alınan önlemlerle miktar 0.15 g/L ‘ye düşürülmüştür. Yurdumuzda da kurşunun çevre üzerindeki etkilerinin araştırıldığı çalışmalarda trafik yoğunluğunun bulunduğu bölgelerdeki insan, çevre ve besin kaynaklarının yoğun kirlenme tehdidi altında olduğunu göstermektedir. Bu nedenle yurdumuzda da kurşunsuz benzin tüketimi yaygınlaştırılmalıdır.

Sigara: Dünyada her yıl 2.5 milyon kişi tütün nedeni ile oluşan hastalıklardan ölmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) sigara içme kontrol araştırma komitesinin uyarılarına göre gelişmekte olan ülkelerde sigara içme epidemisi (yaygınlık) ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam edecektir. Sigara bağımsız bir risk faktörü olarak hem erkeklerde, hem de kadınlarda kan kurşun düzeylerini etkilemektedir. Sigara içmeyen erişkin insanların başlıca kurşuna maruz kalma yolu ise hava ve sudur.

Kurşun Metabolizması
Kurşun doğal olarak, bir çok şekilde, özellikle solunum ve sindirim yolu ile alınır. Cilt yoluyla bulaşma ise yalnız organik bileşiklerle olur. En önemli alınma şekli solunum yoludur. Kurşun, buhar ve dumanının solunmasıyla, akciğerler aracılığıyla kana karışır. Hava ve su insanlar için devamlı bir kurşun kaynağıdır. Gıdaların önde gelen metalik kirleticilerinden biri kurşun olup, konserve gıdalarla beslenme vücuda alınan kurşunun önemli bir kaynağını oluşturabilir. Sindirim yoluyla alınan kurşunun onda biri kana karışır, kalanı dışkı ile atılır. Sağlıklı bir kişinin besinlerle günde 200 mg kadar kurşun aldığı belirtilmektedir. Yurdumuzda, erişkinlerin besinlerle günde 70 Microgram civarında kurşun aldıkları bildirilmiştir.

Kurşunun bir başka kaynağı da duvar boyalarıdır. Günümüzde kullanılan bazı duvar boyaları yüksek miktarda kurşun içermekte (sülyen ve üstübeç kurşundan zengin astar boyalar olup, kurşun oranı kuru ağırlıklarının %50’sini oluşturabilir), bu tür boyalarla boyanmış evlerde oluşan tozlar, ortalama 750-11.000 Microgram/g kurşun içerikleri ile özellikle çocuklar için önemli miktarda kurşun alımına aracılık edebilmektedir.
Organizmada kurşun homojen olarak dağılmaz. Kurşun sırayla; 1. Kemiklerin kompaktası başta olmak üzere sert dokularda, 2. Kemik iliği ve sinir sisteminde, 3. Eritrositlerde (kan kırmızı hücreleri), 4. Plazma (kanı oluşturan hücrelerin içinde bulunduğu çeşitli maddelerden oluşmuş sıvı) proteinlerinde birikir.

Erişkinlerde kurşunun %94 ‘ü, çocuklarda ise sadece %74’ü, kemiklerde depolanır. Bu zararsız çözünmeyen depo kurşundur. Kan ve yumuşak dokulardaki kurşunun yarılanma ömrü 28-36 gün, kemikte ise 20 yıldır. Kurşunun %90’ı dışkı ile atılır. idrar, ter ve özellikle dışkı ile atılma sonucu kan plazmasında kurşun düzeyi düştükçe, depo kurşununda azalma olur. En son plazma kurşunu düşer.

Klinik Bulgular
Akut zehirlenme, suda eriyen veya çabuk emilen kurşun bileşiklerinin ağız yoluyla yada enjeksiyonla alınmasıyla ortaya çıkar. Kronik zehirlenme daha sıktır. inorganik veya organik kurşun bileşiklerinin ağız, deri veya solunum yoluyla sürekli alımı sonucu ortaya çıkar. Kurşun zehirlenmesinde genellikle ilk yakınma şiddetli ve kolik niteliğinde karın ağrısıdır. Sindirim sistemi, merkezi sinir sistemi bozuklukları ile anemi en önemli bulgulardır.
Kronik zehirlenmede erken belirtiler iştahsızlık, kilo kaybı, kabızlık veya ishal, irritabilite, kusma, halsizlik, baş ağrısı, ağızda metalik tat, diş etlerinde kurşun çizgileri, becerilerin bozulması ve anemidir. Geç belirtiler aralıklı kusma, irritabilite, sinirlilik, inkoordinasyon, eklem ve karın ağrıları (kurşun koliği), ekstremitelerde duyu bozuklukları, el duruş bozuklukları ve ayak kaslarında kasılmalar. Kurşun büyümeyi de olumsuz yönde etkiler.

Yavaş ilerleyen böbrek hastalığı, atrofik böbrek, hipertansiyon ve gut bulunan bir hastada mutlaka kurşun zehirlenmesi düşünülmelidir.

Tedavi
Hastaların kurşun kaynağından uzaklaştırılması çevre ve besin kaynaklarının kirlenmesinin engellenmesi ilk yapılacak iştir. Semptomatik olgularda konvülsiyonların kontrolü için ilaç tedavisi başlanabilir. Gereğinde solunum desteklenir. Çok şiddetli kolikler ilaç tedavisi ile önlenir.
Şelasyon kurşun zehirlenmelerinde en değerli tedavi yöntemidir; şelasyon vücutta zararlı olan maddelerin atılımının kolaylaştırılması için çeşitli maddelerin kullanılması yöntemidir. Özellikle çocuklarda oral şelasyon tedavisinde etkili olduğu bildirilmiştir.

Kurşun zehirlenmesi tüm toplumu etkilemekte ve çeşitli sağlık problemlerine yol açmaktadır. Çevreyi etkileyen kurşun kaynaklarının ortadan kaldırılması, hiç olmazsa kontrol altına alınması temel hedef olmalıdır. Özellikle çocukların korunması için, kurşunlu benzin kullanımının tamamen engellenmesi başta olmak üzere, tüm kurşun kaynaklarının tehdit olmaktan çıkarılması hedeflenmelidir.

Hazırlayan: Yrd. Doç Dr. İsmail Hamdi Kara, Dicle Üniv. Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.