Enfeskiyon, intaniye, enfeksiyon nedir enfeksiyon belirtileri enfeksiyon

Enfeksiyon:
Enfeksiyona bakteriler, virüsler ve mantarlar sebep olur. Virüslerin sebep olduğu enfeksiyona hepatit virüslerini ve grip virüslerini gösterebiliriz, bakterilerin sebep olduğu enfeksiyona ise gastrite sebep olan halikobakter pyloriyi gösterebilirz.

Burada bir çok hastalığa sebep olan ve çok az bilinen mantarların sebep olduğu hastalıklar ise çok az bilinmektedir. Mikropların (bakteriler, virüsler ve mantarlar) sebep olduğu rahatsızlıklara kısaca değineceğiz.

Mantar enfeksiyonu: Şişkinlik, mide ekşimesi, ishal, kabızlık, hazımsızlık, sedef hastalığı, nörodermatoz (allerjik ekzem), deri mantarı, tırnak mantarı ve saçdibi mantarı gibi rahatsızlıkları sayabiliriz. Hastalık yapıcı mantarlar bağırsaklarda bozulan ve ölen mukozanın üzerinde yaşarlar. Mantarlar burada yaşar ve burada üretikleri toksik maddeleri ve sporları (tohumlarını ) çevreye yayarlar. Buradan kana geçen sporlar vücudun hemen her yerinde ortaya çıkabilir.
Deri mantarı deride çok farklı görünüme sebep olur:

Bu görünüm bazen sedefte olduğu gibi pulpul veya nörodermatozda (allerjik ekzem) olduğu gibi sulu, kaşıntılı, allerjik eczema gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar. Mantarlar deri üzerinde sınırlı sadece nokta veya küçük daire veya leke gibi olabildiği gibi, bütün vücudu kapayacak şekildede ortaya çıkabilir. Doktorlar tarafından mikid diye anılan derideki bu lekelerin asıl merkezi bağırsaklardır.Özelikle bağırsak mukozası mantarlar için çok ideal bir yaşam ortamı oluşturur.

Mantarlar nasıl çoğalır?
İlaçlar özeliklede antibiyotik ilaçlar mantarların çoğalıp gelişmesine neden olur, çünkü antibiyotik ilaçlar faydalı bakterilerin yok olmasına sebep olur. Bu bakterilerin ölerek yokolması nedeniyle yerleri boşalır ve onların boşaltığı yere mantarlar yerleşir. Bunlara ilavetten sürekli hayvansal besin ve tatlı yeme, alkol, sigara, aşırı miktarda kahve ve siyah çay içmede vede beyaz un mamüleri (ekmek, makarna, hamburger, chisburger) yeme bağırsak florasını ve bağırsak mukozasını tahripeder vede bağırsak içeriğinin pH?sının bozulmasına sebep olurlar.

Bayanların kulandığı doğum konturol haplarıda faydalı bakterilerin azalmasına ve özelikle vajinada mantarların yayılmasına neden olur. Ayrıca kötü hayat yaşayanlarda mantar daha yaygın olur. Kimyasal katkı maddeleri (ilaçlar, hormonlar, pestizitler, hebazitler) içeren besin maddeleriki bunların başında et ve et mamülleri (sucuk, salam ,sosis), elma, armut, erik gibi ince kabuklu meyveler ve havuc bibi ince kabuklu sebzeleri vede içecekelerden coca-cola ve fanta gibi aşırı şeker ve katkı maddesi iceren içecekleri sayabiliriz. Ayrıca kalitesiz diş macunu, gargara yapmada kulanılan fosforlu ve ve fofatlı ilaçları sayabiliriz.

Mantarın belirtileri:
1-) Şişkinlik
2-) Mide ekşimesi
3-) Hazımsızlık
4-) Kaşıntı
5-) Karın ağrıları (nedeni bilinmeyen)
6-) Bazı besinlere karşı allerji gösterme
7-) Sümüksü defi-hacet (dışkı )
8-) Gastrit
9-) Enterit
10-) Kalın bağırsak ülseri
Mantar olan hastada bu rahatsızlıkların hepisi aynı anda görülmeyebilir ve mantar testlerindede mantar olmadığı söylenebilir, fakat belirtilerininden bir kaçınına burada değindik.

Mantarlar nerelere yerleşir?
1-) Çürük dişdipleri
2-) İltihaplı ve şiş lenfbezeleri ve özelikle bademcik iltihaplanması
3-) Bağırsak mukozası, genelde buraya yerleşerek çevreye toksik maddeler yayarlar.
4-) Tırnak araları
5-) Deri öyeliklede saçdipleri ve nemli bölgeler

Tedavisi!
Bağısak, deri ve tırnaklara yerleşen mantarlara karşı en etili ilaç Gökçek İksiri?dir ve vücudunmuzdaki enzimi harekete geçirecek bir anahtar rolü oynar ve hücre zarını güclendirir böylece vücudun kendi kendini yenilemesini (rejenerasyon) sağlar. Bu nedenle Gökçek İksiri bağırsak mukozası başta olmak üzere zamanla bütün dokuları yeniler. Gökçek İksirimidenin yeterince intrisine-faktorü salğılamasını sağlayıcı, bağırsak florası, bağırsak mukozası ve bağırsak pH?sını en ideal duruma getirecek doğal bir ilaçtır. Mantarlara karşı en etkili doğal ürün Gökçek İksiridır.

B-) Bakteri ve virüs enfeksiyonu:
Her hangi bir bakteri ve virüsün sebep olduğu enfeksiyona karşı vücud galip gelirse, bu bakteri ve virüslere karşı immün sistemi (bağışıklık sistemi) ömür boyu immün (bağışıklık kazanır) olur. Vücudun kendini korumak için daha önceden mücadeleettiği bakteri ve virüslere karşı kendi hafıza sisteminde koruyucu bir savunma sistemi oluşturur.

Vücudumuz bakteri ve virüs enfeksiyonuna karşı bizi nasıl korur?
Vücut kendini korumak için oldukca kompleks bir savunma sistemine sahiptir. Bunlardan en önemlisi kandaki bakteri ve virüsleri hemen yiyerek yokeden makrofaj (yiyici hücreler) en önemlilerindendir, fakat bu yeterli değildir. Bakteri vürüs ve mantarların ürettikleri toksik maddeler vardır ve bunlar bütün organizmanın dengelerini alt üst ederler. Bu toksik maddeleri karaciğer ve böbrekler dışarı ararlar ve tabiiki yıpranırlar.

Bakteri, virüs ve mantarların ürettikleri zehirli gazlar ve alkoller vücudun hücrelerini tahripederler ve anormal çalışmasına sebep olurlar. İşte bu nedenle immün sisteminin bakteri virüs ve mantarlarla orjinal çalışma sistemi bozulan ve anaormal hareket eden hücreler arasındaki farkı iyi seçmesi gerekir. Aksi halde vücudun kendi savunma sistemi kendi hücrelerini yabancı madde (mikrop: bakteriler, virüsler ve mantarlar) olarak alğılar ve onlara karşı savaş açar.

Burada çok önemli olan kanda serbetce dolaşan makrofaj, T-Hücreleri ve B-Hücrelerinin mikropları tanıyıp onlara karşı uygun savunma ve saldırı stratejileri uygulamalarıdır. Mikrobun dış hücrelerinin yapısına uygun Antikorlar (İmmün globulinler) bakteri veya virüse bağlanır ve buradan gönderdiği signallerle makrofajın oraya gelerek bu bakteri veya virüsleri yoketmesini sağlarlar.

İmmün sistemi başaramazsa:
Normal sağlıklı bir vücuda giren ve enfeksiyona sebep olan bakteri ve virüslere karşı immün sistemi hiç zorlanmadan bunları zararsız hale getirir .İmmün sistemi hücre aktivitelerini konturol, yıpranana hücreleri yenileme (rejenerasyon) tahrip olan dokuları yenileme ve yaraları iyileştirmede görevlerindendir. İşte böyle bir durumda çok karmaşık olan immün sistemi başarabilirde iflasedebilirde.

Şayet immün sistemi bozuksa, metebolizma hastalıkları, allerji, urlar, akut ve kronik hastalıklar varsa vede ağır yarlanmalar sözkonusu ise immün sistemi başaramayabilir. Burada ortaya çıkan enfeksiyona karşı konturol hücrelerini ve makrofajları immün sistemi konturol edemz ise, immün sistemi vücudun kendi dokusuna saldırır, buda organların iflasına kadar gidebilir. Böylece sıradan bir enfeksiyona karşı başarısız kalan immün sistemi nedeniyle büyük problemler doğar.

Bakteri ve virüs enfeksiyonunun ile mücadele yöntemleri:
Tıp alanında yapılan onca buluşa ragmen yeni bakteri ve virüs türleri ortaya çıkmakta veya bakteri, virüs ve mantarlar ortaklaşa bir kompleks oluşturarak enfeksiyona neden olmaktadırlar. Aantibiyotik ilaçlar bazı bakteri türlerine karşı etkil olurken virüs ve mantarlara karşı hiçbir etkileri yoktur. Bu nedenle ağır hastalara damardan immünglobulin G (İg G) veya immünglobulin M (İg M) içeren ilaçlar verilmelidir.

Bunlardan immünglobulin M (İg M) çok özel bir Antikor olup vücuda giren bakteriler, virüsler ve ürttikleri toksinleri kendine bağlar ve gönderdiği signallerle makrofajın oraya gelerek bunları yoketmesini sağlarlar. İg M iltihaplı hareketleri frenler ve çok karmaşık biyolojik ve kompleks işlemler yaparlar. Mononükleoz Enfeksiyonun kendine has özel bir semtomu yoktur. Kan?dan teşhisi enfeksiyonun başlangıç safhasında mümkündür. Hasalık ilerlemişse virüsü teşhsi mümkün değildir. Hastalığa sebep olan Epstein Bar Virüsüne akılı virüste denir. Virüs bağışıklı sisteminin antikor üretmesini durdurur. Böylece virüs onlarca yıl vücutta kalabilir ve sürekli bağışılık ssitemini zorladığından bağışıklık sistemi aşırı zayıflar ve bu nedenle problemsiz yok edilebilecek bakteri, virüs ve mantarlar sürekli çoğalır ve yayılır. Herbalist Tobias Zaum 35 yıllık araştırması sonunda bu virüsün kronik yorğunluk sendromuna sebep olduğunu tesbitetmiştir. (Nhp 6.06.418) Bunun tedavisi sadece Gökçek İksiri ile mümkündür.

Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.