Anksiyete Bozukluğu

Anksiyete bozukluğu; kişinin nedenini bilmediği durumlarda tedirgin olması ve korkması durumu olarak nitelendirilmektedir. Bu korku duygusu, sadece bir duygu olarak kalmamaktadır, bedende de belirtiler göstermektedir. Ciddi anlamda hayatı zorlaştıran, korku yaratan, paniklere yol açan bir durumdur. Kaygıların korkulardan temel farkı, objenin belli olmaması yani genel bir huzursuzluk halidir. Ancak, alt başlıklar halinde hastalığa bakıldığında fobileri, panik bozukluklarını  ve içerisinde kendine has karekteristik özellikler ve  belirtiler gösteren birçok tanının yer aldığı geniş ve kapsayıcı bir tanı kategorisinde yer almaktadır. Anksiyete bozukluklarının temelinde yanlış alarm durumu söz konusudur.Çünkü, kişi korkulacak bir olayla  karşı karşıya gelmişse, örneğin trafik kazası geçirmişse,  bir yangında çaresiz kalmışsa ya da bir sel felaketine uğramışsa bu durumdan sonra kaygı bozukluğunun görülme olasılığı yüksektir.

Anksiyete bozukluğu belirtileri: Kaygı bozukluğunun nedenlerini duygusal ve bedensel olarak sıralayabiliriz. Duygusal belirtilerde özellikle kaygı, korku, endişe, tedirginlik, huzursuzluk, iç sıkıntısı, bunalma, daralma hissi, sıkışmışlık hissi, nedensiz olarak belirtilen korku hali, panik olma hali, bir şey olacakmış gibi durumlar söz konusudur. Bedensel belirtilerde ise göz bebeklerinde büyüme, ağızda kuruluk oluşması, kalbin hızlı çarpması, çarpıntının olması, nefes alıp vermenin hızlanması, ellerde terleme, vücutta genel olarak bir terleme hali, kızarma, sık idrara çıkma, kişinin genel olarak sıkıntı ve çaresizlik haline bürünmesi söz konusudur. Bedensel ve duygusal belirtilerin yanı sıra, kişinin günlük hayatını da etkileyen belirtiler gözlenmektedir. Örnek olarak, kişinin korkarak uykudan uyanması, en ufak bir seste hemen irkilmesi, bir telefon ya da kapı sesinde dahi yüksek oranda irkilmesi de anksiyete bozukluğunun temelinde var olan durumlardır.

Tedavi : İlaçların yanı sıra, kaygı nöbetlerinde öncelikle psikoterapiyle  kişinin var olan belirtilerini ve semptomlarını azaltmak, hatta  ortadan kaldırmak hedeflenmektedir. Çünkü, bunlar kişinin genel işlevselliğini ve yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkilemektedir. Böylece bu semptomlara neden olan, altta yatan nedenlerin de fark edilmesini sağlayacaktır. Terapinin ana hedefi, altta yatan ana faktörlerin tanımlanmasıyla farkındalık, derinleşme çalışmasıyla ana etkenin ortadan kaldırılması için uğraşılmaktadır. Burada yapılacak en önemli iş ise, korkunun üzerine gitmektir. Korkulardan korkmamak, aksine üzerine gitmek bir süre sonunda içinizdeki korkuların kalkmasını  da sağlayacaktır. Kaygı bozukluğunun temelinde korku olduğu için, yavaş yavaş terapist doktor kontrölünde korkuların üzerine gitmek, başlangıçta ise hafif dozlarda ilaçlarla da vücudun tepkilerini azaltmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu nedenle, tedavide ilaç ve terapinin bir arada olması başarı yüzdesini çok daha fazla artıracaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.